İyi Parti Genel Başkanı Akşener, ?Kısa, öz, sivil yeni bir Anayasa ile iyileştirilmiş parlamenter sisteme geçilmesi gerektiğine inanıyoruz. Ben iyileştirilmiş güçlendirilmiş parlamenter sisteme bizi Sayın Erdoğan'ın geçireceğini düşünüyorum" diyor. Bu sözle, birkaç gün önceki İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısının, ?2020 erken seçim yılı olacak? deyişi birleştirince, bu açıklamaların, alınmış kararlar sonucu olduğunu anlıyoruz. Hatta dolaylı olarak AK Saray'la alt düzeyde gizli görüşmelere dayalı olabilir.
Aslında bu sinsi hazırlık, 29 Ekim 2019 Cumhuriyet Bayramı dolayısıyla Beştepe Külliyesinde, Partili Cumhurbaşkanı Erdoğan?la Genel Başkan Akşener?in el-el üstüne verdikleri fotoğrafla başlamıştı. Çünkü iki tarafın da bir birlerine ihtiyacı vardı ve gittikçe daha da arttı. Yerel seçimde aldığı yenilgiden sonra AK Saray'ın acil gündemi, ?ikili ittifak? sistemiyle bir daha seçime gitmemek oldu. Bu haliyle bir seçimde barajı geçemeyeceği gerçeği, İYİ Partiyi de yeni formüller aramaya zorladı ve gittikçe daha da zorluyor.
Konuyu baştan alalım: Kuvvetler ayrılığını ortadan kaldıran partili cumhurbaşkanlığı hükümet (tek adamlık) sistemini öngören 2017 Anayasa oylaması, ancak yüzde 0,5 artı oyla geçmişti. O demekti ki, 2018 cumhurbaşkanlığı seçiminde uygun adayla çıkılırsa cumhur ittifakının karşısında millet ittifakı sandıktan çıkılabilir.
Bunu ilk görmesi gereken elbette CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu idi. Saadet Partisi Genel Başkanı Karamollaoğlu milli görüş kökenli olduğu için değil, R.T. Erdoğan?ı zorlayacak tek isim olduğu için önceki Cumhurbaşkanı A. Gül?ün millet ittifakının adaylığına, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu?nu inandırdı. Meral Akşener belki(!) de genel başkanlıktaki acemiliği yüzünden ?ben çok önceden ilan ettim? diyerek, cumhurbaşkanı adaylığından vaz geçmedi ve partisinin adayı oldu. CHP?nin adayı Muharrem İnce?nin bütün çabasına karşın, AK Saray yüzde 52,59 oyla Partili Cumhurbaşkanı (Tek Adam) seçildi.
AK Saray o sonuçla, sanki istediğini aldı. Ancak, kısa süre sonra 2019'daki 31 Mart ve yenilenen İstanbul Haziran yerel seçimleri, AKP Genel Başkanı R.T. Erdoğan?ın, yüzde 50+1?e bağlı ittifaklı seçim sistemi ile bir kez daha seçim kazanmayacağını belgeledi. Üstelik başını CHP?nin çektiği millet ittifakına A. Davutoğlu?nun ve kurulacak A. Babacan?ın partileri de katıldığında, MHP?li cumhur ittifakının yeni bir seçimde, sandıktan çıkması hiç olası değildi.
Bu gerçek karşısında AKP Genel Başkanı Erdoğan?ın artık tek düşüncesi ittifak sistemini bozmak ya da, İYİ Partiyi cumhur ittifakına çekmek olmalıydı. Son açıklamalardan açıkça anlaşılıyor ki, İYİ Parti de bunu geleceği için fırsat olarak gördü. Ancak, politik tutumuyla uyuşan bir gerekçe bulmalıydı ki, ?iyileştirilmiş parlamenter sistem? konusunu ileri sürdüler.
Öte yandan, iyileştirilmiş parlamenter sisteme dönüş, yüzde 50+1?i ve beraberinde ittifakı kaldıracak ve seçim hukukunda AK Sarayın yararına başka düzenlemeler de getirecekti. Partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ayni kaldığı sürece bu değişiklikler, -devlete ortak olma açısından- MHP gibi, öncelikli hedefi -yüzde 10 baraj korkusundan kurtulmak- olan İYİ Partinin de işine geliyor olmalı. Bu tabloyu iyi okuduğu için AKP Genel Başkanı R.T. Erdoğan?ın şu sözleri kime ve niye söylediği çok daha iyi anlaşılıyor: ?Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin geliştirilmesi gereken noktalar vardır?.
Özet: Bu partilerin ve başındakilerin, ?iyileştirilmiş parlamenter sisteme geçiş? diyerek bulacakları hiçbir yol, sanılmasın ki, insan haklarını güvence altına alan, çoğulcu, katılımcı, aydınlığı hedefleyen bir demokrasinin kapısını açar. Devlet vesayetini tek başına ele geçirmiş, yargıyı, yönetimi ve medyayı bütünüyle yönlendiren bir politik güç, partisinin başında (partili cumhurbaşkanlığı) kaldıkça, belki bir seçim daha sandıktan en çok oyu alan parti olarak çıkabilir. Parlamentoyu istediği gibi yönlendirebilecek, iktidar ortağı parti (partiler) bulabilir.
Daha uzatmadan ve hiç te duygusal olmadan bu notlarımı ve yorumlarımı, kırk yıllık gördüklerime ve bildiklerime dayanarak bir iddiaya bağlamak durumundayım. Daha geçmişi bırakalım, Türkiye?mizin son çeyrek yüzyıldaki merkez sağdaki politikacıların, özellikle lider geçinenlerin söz, tutum ve eylemleri -seçim havasına göre değişse de- aslında hiçbir zaman öze dayalı siyasal ilke, amaç ve hedelere bağlı olmadı. Sonuçta, salt iktidarı ele geçirmek, iktidarda kalmak ya da iktidara ortak olmak emelleri ve hırsları, hem partilerinin hem de ülkenin gündemine damga vurdu (hâkim oldu).
Değerli okurlarım, dikkat ederseniz ?belki bir seçim daha? dedim. Çünkü geçen hafta da dediğim gibi, ?2011?de Ege?den başlayan, 2019 Haziran?ında İstanbul?dan Anadolu?ya, göğün ikinci katına yükselen "Halkın Haykırışı", önünde sonunda Sarayların zirve katına ulaşacaktır.
Erol Çevikçe
Yorum yazarak Objektif Amasya Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Objektif Amasya hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Objektif Amasya editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Objektif Amasya değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Objektif Amasya Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Objektif Amasya hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Objektif Amasya editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Objektif Amasya değil haberi geçen ajanstır.